Bir Dokunuş Bir Dünya Çetin ASLAN

Rengarenk ışıkların değişik manzaralarını, bir resmin veya bir fotoğrafın ne demek olduğunu bilmek isterdim. Görmek denilen o gizemli sistemin meyvelerinden ben de tatmak isterdim. fakat ne yazık ki olmadı. Karanlıkla aydınlığın o bariz farkını hissedemeden yaşamak durumundayım. Ama olsun ben aydınlığı göremiyorum diye üzülmüyor, Karanlığı göremiyorum diye seviniyorum. Bu pozitif duyguları bana sunarak yaşam kaynağım olan Braill harflerine şefkat ve minnetle dokunuyorum. Her dokunuşumda da yeni bir dünya keşfediyorum.

Siyahla beyazın sürekli sıfat değiştirdiği bu çelişkiler dünyasına gözlerimi açmamla kapamam bir olmuştu adeta. Daha babacığıma gözünüz aydın müjdesi ulaşmadan benim gözlerim karanlığa bürünmüştü. Yani acımasız engellerle dolu bu maça ben yenik başlamıştım. Duvarlara çarpa çarpa gözyaşlarımı içime akıtarak büyüdüm. Pek az olsa da kimi zaman umutlandım, hırslandım güçlendim. Gelecek dedim, kazanmak büyük adam olmak istedim. Ailemin göz bebeği olmayı, insanlık yararına icatlar yapabilmeyi düşledim. Dünyayı tanımayı, dünyaca tanınabilmeyi hayal ettim. Fakat bütün bunların gerçekleşmesi için ilk ve en önemli adım okula gitmek okuyabilmekti. Gözlerim görmediği için de okumak benim için yalnızca bir hayaldi. Aslında bu durumda da okuyup hedeflerime ulaşabileceğimden habersiz karamsarlık rüzgarına kapılıp çıkmaz sokaklara doğru sürüklenir dururdum. Bir ağacın uçuruma bakan dallarında kendimi bırakmakla tutunmak arasındaki kararsızlığı yaşarken bir el uzandı birden yıldızların ardından. Ellerimden tutup yukarı çekti şefkatle sarılıp öptü beni. Böyle karamsarlığa kapılıp yenilgiyi kabul ediyorum diye de çok kızdı bana .Adı Louisse Braille idi. Ben ona Braille Amca diyecektim. Benim milletimden değildi, yabancıydı; ama benim dilim dahil dünyanın bütün dillerini bildiğini söyledi. Bu gizemli iyilik meleği ebedi bir dostluk teklif etti bana. Benden yalnızca iki isteği vardı. Çok çalışma ve azimli olmak. Karşılığında ise bütün düşlerimi, bütün hedeflerimi sunacaktı bana.

Braille Amca’nın nasıl bir simaya sahip olduğunu çok merak ediyordum; fakat onu göremediğim için bu merakımı gideremiyordum. Bunu anlamış olsa gerek kendisine çekinmeden dokunmamı istedi. Ürkek dokunuşlarla onu incelemeye başladım. Çok esrarengiz bir yapısı vardı ya da yabancısı olduğum için bana öyle geliyordu. Değişik şekillerde birleşerek farklı anlamlar ifade eden altı tane avucu vardı. Bu avuçlarında sonsuz tane dünya, uçsuz bucaksız bilgi deryalarının olduğunu söyledi. Bu avuçlarımı dikkatlice incele! Zamanla bunları açmaya böylece bütün hedeflerine bir bir ulaşmaya muvaffak olacaksın. Tek yapman gereken şey ise büyük bir aşk, tükenmez bir arzu ve sonsuz bir azimle avuçlarıma dokunmak olacaktır dedi ve başarılar diledi bana.

Çok kısa bir zamanda sıkı bir dostluğumuz oldu Braille Amcayla. İsmimi yazabilmekten başlayarak dilediğim her şeyi öğretti bana ve öğretmeye de devam ediyor. Onun sayesinde dedelerimin, atalarımın medeniyetlerini, kültürlerini öğrendim. O, dilimin en ince noktalarını öğretmekle kalmayıp dilediğimce yabancı dil öğretti bana. Matematiğin çıkmaz sokaklarındaki o karmaşık denklemleri çözebilmem için Braille Amca’ma bir dokunuşum yeterli oldu. Yine o gözlerime ışık olup dünyanın bütün manzaralarını önüme serdi.Bütün güzellikleri, bütün çirkinlikleri…Afrika’nın balta girmemiş ormanlarından Uzakdoğu’nun egzotik ülkelerine modern Avrupa’nın moda kentlerinden yaslı Ortadoğu’nun kanlı şehirlerine kadar dünyanın dört bir yanını onunla gezdim, onunla tanıdım. Kısacası benim ayraç içindeki adım ‘’Braille’ ’oldu.

Braille Amca’ma ilk teşekkürümü, benim gibi görme engelli olan dünyalar güzeli sevgilime ilk aşk mektubumu yazarken etmiştim. Son teşekkürümü ise son nefesimde edebilmeyi diliyorum. İyi ki varsın, iyi ki doğdun Braille Amca! İyi ki tanıdım seni.

Çetin ASLAN