Braille'le Gelen İkinci Bahar - Ramazan AKKILIÇ

Kaybedilen bir değere duyulan özlem, belli aşamalar ve mücadelelerden sonra yeniden kazanıldığında, aradan geçen sürede yaşanılan üzüntünün çok daha ötesinde büyük anlam ve mutluluk ifade eder. İnsanın kendini geliştirmesi için gerekli olan, hatta olmazsa olmaz, vazgeçilmez bir erdem olan, okumak ve yazmak olmazsa, bu anlam ve mutluluğu izah etmek daha da güçleşir. Okumak ve yazmak gibi bir değerini yitirmiş, bir fetret dönemi yaşamış daha sonra Braille sayesinde okumanın ve yazmanın doyumsuz hazzını sindire sindire yaşamış biri olarak hikayemi ve duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum .

Fakülte eğitimimi tamamladıktan sonra geçirdiğim Behçet hastalığı sonucunda görmez oldum. Kısa süren bir depresyon döneminde kendimi, ailemi, sosyal çevremi, kitaplarımı, tabiatı, anlayacağınız her şeyimi kaybettiğimi düşündüm. Zamanla, bu acizlik psikolojinin yaşamımı daha da çekilmez hale getireceğini düşünerek, Hayata yeniden bıraktığım yerden başlamam gerektiğini kendime kabul ettirdim. İlk iş olarak yetişkin görmezler için düzenlenen bir sosyal rehabilitasyon programına kayıt yaptırdım. Bu eğitim sürecinde ortak paydaları, benzer sorunları yaşamış olan bir çok arkadaşımla beraber Braille eğitiminin de verildiği bir kurs süreci geçirdim. Özellikle Braille öğrenimi derslerinde hepimiz okuma-yazmayı yeni sökmüş 6-7 yaşlarında ilköğretim öğrencileri kadar heyecanlı, mutluyduk. büyük bir iş başarmanın sevincini yaşıyorduk. Çünkü yıllar sonra yeniden okur-yazar olmuştuk günler her zaman tüm tazeliği ile hafızamda yer etmektedir günleri unutmam mümkün değildir.

Braille’in görme engelliler için önemi tartışmasız çok büyüktür. Eğer benzetme yapmamız gerekirse, bağımsız hareket konusunda ayrılmaz bir parçamız olan beyaz baston bizim için ne kadar önemli ise, okuma ve yazma konusunda başkalarına bağımlı olmamızı azaltan Braille bir o kadar önemlidir, şöyle ki; bağımsız hareket konusunda yetersiz olan arkadaşlarımız günlük işlerini ancak bir rehber yardımıyla yapabilirler. Aynı şekil de Braille eğitimi almamış bir görmez her türlü okuma ve yazma gereksinimlerini yine bir yardımcı vasıtası ile yerine getirmek zorunda kalır. Gerçi bizler için geliştirilen teknolojik yenilikler bir çok alanda her türlü bilgiye erişimi sağlamaktadır. Sürekli güncellenen bilgisayar ekran okuyucular, ekran okuyucu destekli cep telefonları, buna benzer kullanım araçları görmezlerin işlerini büyük ölçüde kolaylaştırmaktadır. Ancak bunların amacını aşan bir şekilde kullanılması, bağımlılık yapmasının kullanıcıları birer mekanik varlık haline getirebileceği kanısını da yabana atmamak gerekir düşüncesindeyim.

Braille’in bizler için önemini güzelliğini şöyle bir örnekle ve tavsiye ile anlatmak istiyorum. Gece uyumadan önce başucunuzda mutlaka Braille yazılmış bir kitap bulunsun. Eğer uykunuz kaçacak olursa evde bulunan kitabı, hiç kimseyi rahatsız etmeden, ışığı yakmadan, sesiz bir şekilde okuyun. Bunun sadece görmeyenlere özgü bir ayrıcalık olduğunu düşünün ve keyif alın.

Braille yazılan kaynakların çoğaltılıp, artırılması ve bizim ufkumuzu hayal dünyamızı genişletir. Bilimle barışık olmamızı sağlar. Sorunlarımızı çözme konusunda bizlere güven, cesaret verir. Bu açıdan bakıldığında, kabartma yazı öğrenmeyen arkadaşlarımız bize kıyasla daha zor ve çekilmez sıkıntılar yaşarlar.

Son olarak Braille’le ilgili bizler için ne kadar önemli bir eğitim ağacı olduğundan söz ettikten sonra bu yazının mucidi Louis Braille den bahsetmememin bir eksiklik olacağını düşünüyorum. Bilindiği gibi yazının icadı ve ilk kullanımı milattan önce üç binli yıllarda Sümerler tarafından olmuştur bu da; Sümerlerin haklı olarak tarih sayfasını saygın ve ayrıcalıklı bir konumuna getirmiştir.

Braille’nin mucidi Louis Braille kısa süren yaşamında bizler için değişik milletlerden milyonlarca görmez için adeta bir ışık, bir rehber olmuştur.

Ramazan AKKILIÇ