Noktaların Noktası

Hayatın çocukluk bahçesinden içeriye adım attığım ilk günlerde, tanıştım o kabarıklarla. Beni, bu noktalarla tanıştırıp, el sıkıştıran baki dostum ise; körlüktü. Beni, elimden tutup pembeleri uçmuş bu toz taneciklerinin dünyasına girdirdi.

Minik ellerimin anne sıcaklığına muhtaç olduğu o günlerde; tabletin, kalemin ve kağıdın amansız mücadelesinin sert yüzüyle buluşturdu, beni körlük. İşte o andan itibaren anladım ki, bu buluşma hayatımın buluşması olacaktı. Bu noktaları, tanıdıkça sevdim, sevdikçe anladım, anladıkça da; hayatımla arasındaki bağı kurup, ne kadar çok benzerliklerim olduğunu fark ettim. Onu bir daha hayatımdan çıkaramayacağımı anladım. Çünkü: o benim, içimdeki çok sesli koronun kağıt üzerindeki noktaların notası ve duygularımın rotası idi.

Yaşamın her zaman tam ortasında, didinerek dimdik duran, görmeyenlerin hayatıyla bu kadar örtüşen, bu yazı şeklinden başka bir yazı, düşünülemezdi elbette. Yazımızda tıpkı yaşamlarımız, gibi; ne pes ettirecek kadar zor, ne de sevdiğimize aşk şiiri yazmak kadar kolay. Evet, o kadar kolay değil. Çünkü o noktaları çıkarmak için, belli bir güç ve çıkardığın o noktaları, okumak için ise; parmak duyarlığı lazımdır. Tıpkı, görmeyenlerin önüne çıkan ve aşılması gereken, küçük tepecikler gibi. İşte, görmeyenler de bu engelleri yine şekil olarak, onlara benzeyen bu minik tepecikleri andıran, bu harflerle aşmakta.

Benim, hayatımda da böyle oldu. Mücadeleyi kazanıp, hayatta kalıcı olmamda, başrol oyuncu, tabi ki Braille idi. Zorlandığım her derste, anlattığım her dertte gözyaşlarımın, kağıdı delen, sessiz çığlığımın tıkırtısı yine o idi. Hatta en gerçek dosttur o. Tıpkı canlı bir dost gibi; emek ister, anlayış ve sabır … O, dilini bilmeyenlere, açmaz kendini bir türlü. Verdiğin kendinde kalır, bu sebeple; benim can dostumdur o.

Sekiz yaşında, kaderin kadehimi devirdiği o yılda, koluma girip, beni bu güne kadar düşürmeden, bu günlere gelmemi sağlayan; bu notalı noktalara çok şey borçluyum. Benim, Zümrüt-ü Anka kuşu gibi; küllerimden yeniden doğmamı sağladığı için, önümdeki duvarı, kalem darbeleriyle, yavaş yavaş delerek, hayatıma güneş ışığının girmesini sağladığı için, o ışıkla, hala önümü görerek yürümemi sağladığı ve dünyamı aydınlattığı için, tıpkı bahar yağmurları gibi tıkırtılı, renksiz ama güzel kokular, tatlar getirdiği için bana … Sana bütün kalbimle binlerce teşekkürler Louis Braille ve Mitat ENÇ.

Yeliz ŞARKLI