Görme Engelli

Yazı Okuyan Görme Engelli Görüntüsü

Yazı Okuyan bİR gÖRMEYEN gÖRÜNTÜSÜ

Görme Engelli Nedir?

Görme engellinin (kör ve az gören) yaygın kabul gören iki farklı tanımı vardır. Bunlardan biri yasal, diğeri eğitsel tanımdır. Yasal tanım tıp alanında çalışanlarca ve sosyal güvenlik kurumlarınca benimsenirken, eğitsel tanım görme engelliler için öğretim düzenlemelerinin planlanması sırasında kullanılır. Yasal tanım nesneldir. Eğitsel tanım özneldir.

Kör ve Az Görenin Yasal Tanımları:

  • Yasal tanıma göre kör, tüm düzeltmelerle birlikte olağan görme gücünün 1/10’ine yani 20/200’lik görme keskinliğine ya da daha azına sahip olan ya da görme alanı yirmi derecelik açıyı aşmayan kişilere denir. 20/200’nin anlamı, normal görme gücüne sahip bir kişinin 200 ayaklık (1 ayak: 0.3048 cm) uzaklıktan görebildiği bir şeyi, görme engelli kişinin ancak 20 ayaklık uzaklıktan ya da daha yakından görmesidir.
  • Diğer bir deyişle, normal gören kişinin 6.1 m. den görebildiği büyüklükteki bir şeyi yaklaşık 60 cm’ den ya da daha kısa bir uzaklıktan gören ya da hiç bir uzaklıktan göremeyen kişi, yasal tanıma göre kördür.
  • Kör ve Az Görenin Eğitsel Tanımları:
  • Görme engelinin, görmeden yararlanma ve artık görmenin nasıl kullanılacağına ilişkin görme keskinliğine göre tanımlanması çok iyi bir yordayıcı olarak kabul edilmemektedir. Bu yönüyle görme keskinliğine dayalı olan yasal tanım, görmenin nasıl kullanılacağı konusunda yeterli değildir. Yasal tanıma göre kör olarak sınıflananlardan çok azı tamamen görme keskinliğinden yoksundur. Büyük çoğunluğu artık görme gücünden çevresini anlamada yararlanır ve önemli bir bölümü normal yazıyı gözleriyle okuyabilir.

Belirtileri Nelerdir?

• Gözlerinin önünde bulunan ilgi çekici eşyaları takip edemeyen ya da farkına varamayanlar
• Uzun süre aynı yere bakanlar
• Farklı bir şekilde gözlerini döndürenler
• Sık sık gözlerini ovan ve kaşıyanlar
• Gözlerini ışıktan kaçıran ve gözleri titreyenler
• Sağa sola amaçsız uzanan ve sık sık düşenler
• Renkli bir resmin renklerini ayıramayanlar
• Gözlerinde kızarıklık ve yaşarma olanlar
• Göz bebeğinin ortasında bulanıklık ve ışık geldiğinde parlama olanlar
Gözlerde, yukarıdaki belirtilerden biri ya da bir kaçı varsa, çocuğun görme engelli olma olasılığı yüksektir. Anne baba haberdar edilerek çocuğun hemen doktora götürülmesi sağlanmalıdır. Çocuğun görme keskinliğinin yeterli olup olmadığından emin olunmadığı durumda, aşağıdaki parmak testi ve sonra da Snellen Kartı kullanılabilir.
Parmak testi, kör ve az gören olarak sınıflanan görme engellilerin belirlenmesine hizmet eder. Snellen Kartı ise kör, az gören ve değişik düzeyde uzağı görme problemi olan çocukların belirlenmesine hizmet eder.

Nasıl Tanı Konur?

Görme engelinin kesin tanısı göz hekimleri tarafından yapılmaktadır. Burada verilecek bilgiler kesin tanının yapılabilmesi ve öğrenmeyi etkileyen görme keskinliği yetersizliklerinin düzeyini belirlemek için öğretmenin sınıfında yapılabileceklerine açıklık kazandırmaya yöneliktir.

1.Parmak Testi:

Parmak testinde yer alan işlem basamakları aşağıda sıralanmıştır.

Çocuğu karşınıza alın. Işık çocuğun arkasından gelsin. Çocukla aranızdaki uzaklık 3 m. kadar olsun. Elinizi kaldırarak çocuğa üç parmağınızı gösterin.  Çocuktan gösterdiğiniz parmak sayısı kadar parmak göstermesini isteyin.

Bu uygulama sonucunda çocuk üç parmağını gösterirse sorun yok, gösteremezse ilkin iki parmağını sonra dört parmağınızı gösterin, çocuk yine başarılı olamazsa bunun görme problemi olduğunu gösterir.

     2. Snellen Kartı:

Snellen Kartı, görme keskinliğini ölçme amacıyla kullanılır. Sekiz sıra ve her sırada farklı büyüklüklerde E harflerinden oluşmaktadır. E harflerinin büyüklükleri 15,20, 30, 40, 70, 100 ve 200 ayaklık uzaklıklardan ayırt edilebilecek şekilde sıralanmıştır. E harfleri karta kolları aşağıya, yukarıya, sağa ve sola bakacak şekilde yerleştirilmiştir

Görme keskinliği ölçülürken, çocuk Kart’tan 20 ayaklık (6.1 m) uzaklığa konur ve kendisin ve E harflerinin kollarının hangi yöne baktığı sorulur. Normal görme keskinliğine sahip bir çocuk, bu uzaklıktan 20 ayaklık sırasındaki E harflerinin yönünü ayırt edebilir.

Uygulamaya, çocuğa 30 ayaklık sırasındaki E harflerinin kollarının ne yöne olduğu sorularak başlanır. Çocuk doğru yanıtlar verirse uygulamaya son verilir. Çocukta görme sorunu yoktur. Yanlış yanıtlar verirse, bu, çocukta görme sorunu olduğunu gösterebilir. Bu durumda uygulamaya önce 40 sonra 50 ayaklık sıralarla devam edilir. Eğer çocuk ancak 50 ayaklık sırasındaki E harflerinin yönünü ayırt edebiliyorsa çocuğun büyük bir olasılıkla uzağı görme keskinliği 20/50’dir. Yani çocuk normal bir çocuğun 50 ayak uzaklıktan görebildiğini 20 ayak uzaklıktan görebilmektedir.Bu durumda çocuğun sınıfta ön sıralara oturtulması gerekmektedir.

Son yıllarda, eğitimle ilgili olsun ya da olmasın bazı kurum ve kuruluşlar “20/20″sloganını kullanmaktadırlar. Bu sloganla anlatılmak istenen sizce ne olabilir?Okullardaki görme taramalarında Snellen Kartı yaygın olarak kullanılır.

Öğrencilerin görme keskinlikleri kabaca böylece ölçülür. Öğrencinin okuldaki taramalarda uzağı görme keskinliğinin sınırlı olduğu anlaşılırsa, ayrıntılı tanı ve görme keskinliğinin düzeltilmesi için aileye çocuklarını göz hekimine götürmeleri önerilmeli, bu konuda onlara yardımcı olunmalıdır.

Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Görme engellilerin yaygınlığı, benimsenen tanımlara ve yaş kümelerine göre farklılaşmaktadır. Yasal tanıma göre, tüm görme engellilerin sayısının toplumun 0.15 ile  0.56 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Eğitsel tanım dikkate alındığında, kör sayısı iki nedenden dolayı  düşmektedir. İlki yetişkinlerde rastlanan bir yetersizlik türü olmasıdır. Körlüğün okul çağındaki çocuklar arasındaki yaygınlığı, yetişkinler arasındaki yaygınlığın onda biri kadardır. Çocuklar arasında körlük oranı% 0.1’dir.

İkincisi, yasal tanıma göre kör olarak tanımlananlardan bir bölümü normal yazıyı okuya bildiklerinden dolayı eğitsel tanıma göre kör olarak tanımlanmamaktadır.

Görünme Sıklığı Nedir?

Görme engellilerin yaygınlığı, benimsenen tanımlara ve yaş kümelerine göre farklılaşmaktadır. Yasal tanıma göre, tüm görme engellilerin sayısının toplumun 0.15 ile 0.56 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Eğitsel tanım dikkate alındığında, kör sayısı iki nedenden dolayı düşmektedir. İlki yetişkinlerde rastlanan bir yetersizlik türü olmasıdır. Körlüğün okul çağındaki çocuklar arasındaki yaygınlığı, yetişkinler arasındaki yaygınlığın onda biri kadardır. Çocuklar arasında körlük oranı% 0.1’dir. İkincisi, yasal tanıma göre kör olarak tanımlananlardan bir bölümü normal yazıyı okuya bildiklerinden dolayı eğitsel tanıma göre kör olarak tanımlanmamaktadır.

(Zihin engelinin yanında görme engeli olan  bireylerin ilk çocukluk döneminde  gecikmiş konuşma, ellerini kullanmak istememe gibi sınırlılıkları vardır. Bunlar; işitsel uyaranlar verilerek, farklı yüzeyleri olan nesneler tanıtılarak ve elleriyle nesneleri tutturarak aza indirilebilir. Birey görmediğinden nesnelere karşı da çekimser bir tutum sergileyecektir. Bu sebepten ona ilkin işlevsel gelecek beceriler kazandırılmalıdır. Örneğin; başına şapka giydirip kendisinin çıkartmasını istemek,sevdiği  yiyecekleri fiziksel yardım ile elinden tutarak ağzına götürmek gibi (fiziksel yardım aşamalı olarak azaltılır.)