AKP Hükümetinin Engelliler Açısından İlk İşaretleri - Turhan İÇLİ

AKP  Hükümeti TBMM’den güvenoyu alarak icraatına başladı. Bakanlar Kurulu sayısı 25’e indirilirken engellilerle ilgili kuruluşların çoğu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde toplandı. Sosyal Hizmetlerden sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Kadının Statüsü Genel Müdürlğü gibi kuruluşların yanısıra, 571 sayılı KHK ile Başbakanlığa bağlı olarak kurulan Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Başbakanlıktan kopartılarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlandı. Bütün bunlara karşılık, bu çeşit sosyal faaliyetlere kaynak aktarma konumunda bulunan Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Fonu, Başbakan yardımcısı Sn. Beşir Atalay’ın kontrolüne verildi. Böylece sosyal hizmetlerle bu hizmetlerin kaynağını oluşturan Fon, birbirinden koparılmış oldu.

İlgilenen herkesin gayet iyi bildiği gibi, 571 sayılı KHK ile kurulan Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın engelliler alanındaki yetkileri bir hayli sınırlı bulunuyor. Daha çok bir koordinasyon kurulu gibi çalışıyor bu Başkanlık. Ama Başbakanlığa bağlı bulunduğundan bugüne dek çeşitli kuruluşlar nezdinde manevi bir otoriteye de sahipti. Ayrıca Başbakanlığa bağlı oluşu, koordinasyon görevini kolaylaştırıyordu. Ama artık öyle değil. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlanmasıyla, Özürlüler İdaresi, tüm otoritesini ve işlevini yitirmiş duruma düştü. Bu Bakanlığa bağlı diğer kuruluşlar gibi sıradanlaştı ve zayıfladı. Belki de ilerde, bu kuruluşun neden meydana getirilmiş olduğu bile unutulacak. Hatta belki de günün birinde “gereksiz harcama yapılıyor”  mütalâsıyla kapatılması dahi sözkonusu olabilecek. Yani bu denli önemsiz ve yararsız bir kurum haline getirilmiş olmakta Özürlüler İdaresi.

Öte yandan başka bir gelişme daha var ki, cidden düşündürücü nitelikte.

Türkiye Körler Federasyonu’nun dört yıldan beri “Özürlüye ya iş ya da tazminat” sloganıyla sürdürdüğü kampanyayı bilmeyen yok. 1999 yılında gerçekleştirilen 1. Özürlüler Şurası, bu kampanyanın talebini de içine alan kapsamlı bir engelliler yasasının ivedilikle çıkarılması gereğine dikkat çekmişti. Nitekim yasa taslağı hazırlanmış, çeşitli aşamalardan geçtikten sonra TBMM gündeminin 11. sırasına dek taşınmıştı. Sözkonusu yasa tasarısı, baskın erken seçim nedeniyle kaşla göz arasında kadük oluvermişti. Bu nedenle tüm engellilerin umudu seçim sonrası hükümetlerine yönelmişti.

Geçen sayılarımızın birinde siyasi partilerin seçim bildirgelirinde engellilere ne kadar ve ne şekilde yer verdiklerini incelemiş ve en kapsamlı programlardan birinin de AKP’ye ait olduğundan söz etmiştik. Gerçekten de AKP, engellilerin istemlerine en çok yer ayıran ve vaadlerde bulunan partilerin başında gelmekteydi. Üstelik AKP seçim bildirgesindeki vaadlerle de kalmamış, iki engelli milletvekilini Meclise sokmayı da başarmıştı. Bu yüzden engelliler arasında haklı bir takdir toplamıştı. Fakat AKP hükümetinin programı, hele hele ilk bir yıl içerisinde yapmayı taahhüd ettiği Acil Eylem Planı yayınlandıktan sonra bir hayal kırıklığı yaşandı. Çünkü Hükümet Programı’nda engelliler, genel cümlelerle geçiştirilen bir paragrafta yer alıyor, kapsamlı ve bütünlüklü yasa hedefinden söz edilmiyordu. Oysa geldiği aşama bakımından yasa hedefi, son derece somut bir hedefti. Engelli kamuoyu, yasa çıktı çıkacak diye bu konuya kilitlenmiş bulunmaktaydı. Hatta 15 Mayıs 2002 günü Birinci Kuvayi Milliye Meclis binasında toplanan Kuvayi Milliye Engelliler Meclisi, kendilerine göre eksiksiz bir yasa taslağını kabul ederek TBMM Başkanlığı’na teslim etmişti. Bunlara rağmen AKP Hükümeti, somut yasa talebini programına almamıştı.

Sorun bununla kalsaydı yine iyidi. Ama Acil Eylem Planı adıyla yayınlanan ve bir, üç, altı ay ve bir yıllık kesitler halinde yapılacak acil işleri açıklayan dökümanda sorunun tek bir sözcükle bile yer bulmamış olması, hayal kırıklığını birkaç katına çıkardı. Hükümetin bir yıllık ufkunda, engellilerle ilgili hiçbir hedef bulunmamaktaydı. Oysa görme engelli milletvekilimiz Sn. Lokman Ayva acil işler çerçevesinde 7-8 başlıklı bir paketi engelli örgütlerinin onayına sunmuştu. Bu paketin içerisinde Türkiye Körler Federasyonu’nun yürüttüğü kampanyaya karşılık veren 2022 sayılı yasada yapılması öngörülen değişiklik de vardı. Bu paketin hiçbir maddesi Acil Eylem Planı’nda yer almamaktaydı. Demek, hükümet tarafından, engelli milletvekillerimizin sözleri de dinlenmemişti. Yeni AKP Hükümeti engelliler bakımından ilk sınavında olumlu işaretler vermemişti.

Fakat Sn. Lokman Ayva, umudunu yitirmiş değil. İlk günkü şevk ve heyecanla çalışmalarına ve çabalarına devam ediyor. Ramazan Bayramı’nın üçüncü gününde, meclis tatildeyken Sn. Ayva, engelli örgütlerinin temsilcilerini TBMM’ndeki odasına davet etti. Amacı, AKP tarafından hazırlanan ikinci Anayasa uyum paketine engellilerle ilgili bir-iki maddeyi koydurabilmek. Üç saat boyunca tartışıldı. Anayasa’nın eşitlik ilkesini düzenleyen 10. maddesine ve engellilerin korunmasını düzenleyen 61. maddesine ayrımcılığı önleyecek bazı cümlelerin eklenmesi konusunda fikir birliğine ulaşıldı. Bu durum karşısında AKP hükümeti, engelliler önünde yeni bir sınava tabi tutulmakta. Bakalım bu sınavda başarı gösterebilecek mi?

Bu sınavın sonucu ne olursa olsun, engelli örgütleri, Engelliler Yasası’nı çıkarma hedefinin Acil Eylem Planı’na alınması ve en geç altı ay içerisinde çıkarılması için harekete geçmelidirler. Bu, engelli milletvekilleri ile işbirliği halinde yoğun bir lobi faaliyeti ile olabileceği gibi, kamuoyu baskısını yoğunlaştıracak bir kampanya biçiminde de olabilir. Bunun biçimi, örgütlerimiz ve engelli milletvekilleri ile tartışılmalıdır. Ayrıca, 571 sayılı KHK ile Başbakanlığa bağlı olarak kurulan Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın, yeniden Başbakanlığa bağlanması ve yetkilerinin artırılması için de mücadele edilmelidir. Bu husus sineye çekilirse yarın çok geç olabilir.