Bir Seçim Dönemini Daha Geride Bıraktık - zühtü TURGUT

Cumhuriyet tarihi içerisinde ülkemizde birçok seçim dönemi yaşanmıştır. Her dönemde ilginç durumlarla karşılaşılmış, çeşitli olaylar yaşanmıştır. Ancak on iki haziran ikibin onbir seçimleri kadar ilginci ve tuhafına rastlanılmamıştır. Hemen seçimler öncesinde siyasi iktidar ve onun hükümet partisi a.k.p. kendisini bir kraliyet ailesi gibi görerek adeta monarşik bir tutum takınmış, kendisi gibi düşünmeyen herkesi ya düşman ya da vatan haini ilan etmiştir. Her türlü bireysel ya da toplumsal muhalefet tukaka gösterilerek toplumda manipülasyon yaratılmış ve insanlar seçimler öncesinde kamplara bölünmüştür. Farklı olduğunu söyleyen birçok siyasi parti ve yapılanma aynı argümanları değişik ifade ederek birbirlerinin aynısı olduğu halde kendilerini değişik göstermeyi becermeye çalışmışlardır. Birbirlerini taklit eden bu statüko partileri her ne kadar birbirleriyle yarışa girmişlerse de özde demokrasi ve özgürlüğe karşı birleşebilmişlerdir. Öte yandan yıllardır ötelenmiş olan sol ve benzeri siyasal yapılanmalar bir yerde kümelenerek bir çıkış yapmış, bu çıkışsa hem statükocu partilerde hemde toplumda büyük bir şaşkınlık yaratmıştır. Birbirlerinden çok farklı olduğunu söyleyen statüko partileri bu kümelenme karşısında birlikte davranmayı birçok ayrılıklarına rağmen hemencecik becere bilmişlerdir. Öte yandan devam ede gelen Kürt sorunu bu seçim dönemine damgasını vurmuş ve hemen hemen toplumun bütün kesimlerine Kürt sorununun doğruluğunu ve yanlışlığını tartıştırır duruma gelmiş ve büyük bir başarı elde etmiştir. Her seçim döneminde dillendirilen engelli sorunuysa bu seçim döneminde geri plana atılarak adeta unutulmuştur. Daha önceleri engelliler üzerinden kıyametleri koparan statükocu partiler bu dönemde engellilerle ilgili neredeyse bir sözcük dahi söylememişlerdir. Bu durumsa onların engelliler konusunda yıllardır söylemiş oldukları sözlerinde ve vaatlerinde ne kadar samimiyetsiz olduklarını ortaya koymuştur. Öte yandan kendisinde küçükte olsa siyasi bir güç gören ve kendisini bir siyasi partide öyle veya böyle ifade eden engelliler hemen milletvekilliği aday adaylığına soyunmuş, tabii ki kaçınılmaz bir sonuç olarak hüsrana uğramışlardır. Sonuç olarak engellilerin bu seçim döneminde daha geri plana atılmasında ve unutulmasında en büyük neden engelli örgütlenmesinin ve mücadelesinin düne oranla bu gün için daha gerilemiş olması ve siyasal bir tutum ve davranış gösterememesi ve çeşitli siyasi partilerin samimiyetsiz politikalarında yatmaktadır. Engelli hareketi örgüsel olarak kendisine siyasi bir hat ve bu duruma ilişkin bir mücadele anlayışı geliştiremediği sürece bu durum kaçınılmaz bir sonuç olarak devam edecektir.  Seçimlerde oyların yüzde ellisini alarak iktidarı yeniden ele geçiren a.k.p. hükümeti balkon konuşmasında, barış güvercinleri uçurup zeytin dalı uzatmışsa da daha sonra bütün Vaatlerini unutarak eski tutumunu devam ettirmiştir. Bu süreçte engelli hareketide sürekli gerileyerek, her geçen gün geliştirilen dilenci politikalarına tabi olmayı sürdürmüştür. Engellilerin bu vahim durumdan bir an önce kurtulmaları ve kendilerini daha doğru ifade ede bilmeleri için bu sorunun hemen ele alınıp tartışılıp, yeniden bir yapılanmaya girmesi gerekmektedir.