Görme Özürlüler İçin Müzik Eğitimi - Halil KÖSELER

GİRİŞ

     Gözden çok kulağın önem taşıdığı müzik; tarih boyunca görme engellilerin en fazla ilgi duyduğu alanlardan biri olmuştur. İstihdam olanaklarının çok sınırlı olduğu her dönemde müzik yeteneği onların sosyal ilişkilerinde, başkalarına bağımlı olmaktan kurtulma mücadelelerinde önemli ve olumlu bir rol oynamıştır. Üstün piano çalma yeteneği nedeniyle adına Mozart tarafından bir piyano konçertossu yazılmış olan piyanist Maria Tereza, Aranguez adlı ünlü gitar konçertosunu besteleyen Rodrigo, dünyaca tanınan Ray Charles, Stevie Wonder, Jose Feliciano, ülkemizin büyük halk ozanlarından Aşık Veysel, konservatuarda eğitimci olarak çalışmış olan Profesör Önder Kütahyalı, Ankara Körlerokulunda başarılı hizmetleriyle ve yetenekleriyle anılan müzik Öğretmeni Şahin İşiner, Türk Sanat Müziği bestecisi udi Hırant, TRT’de uzun yıllar viyonoselci olarak çalışan İsmail Akdeniz, Yılmaz Özel, koro sanatçılarından Hamiyet Atasoy, halen TRT’de çalışmakta olan Sema önder, ülke çapında tanınmış müzisyenlerden Muammer ketenci, Metin Şentürk, Hüdai Aksu ve sayılabilecek daha bir çok görme özürlü ünlü müzisyen üstün yetenekleri ve başarılarıyla toplumun büyük takdirini kazanmış kişilerdir. Ülkemizde görme engellilere yönelik müzik eğitimi sağlanan fırsat ve olanaklar bakımından istenen hedeflerin çok gerisinde kalmıştır.

Türkiye’de görme özürlülere müzik eğitimi veren ilk eğitim merkezi 1924 yılında İzmir’de açılmış olan Sağır, Dilsiz Ve Körler Müessesesi adlı okuldur. Bu okulda Yurt dışından getirtilmiş yabancı müzik öğretmenleri eğitim vermiştir. Bunlardan Madam Amati ve Stavridis tanınmış öğretmenler arasındaydı. Okulun yetiştirdiği en yetenekli müzisyenlerin başında Şahin işiner gelmektedir. Körler okulu müdürlerinden Mithat Enç ve Emin Sağlamer’in çabalarıyla Devlet Konservatuarına ilk defa 1952 yılında aynı anda üç görme özürlü öğrenci girebilmiştir. Ancak; daha sonraki yıllarda konservatuarların kapıları görme özürlülere bu kadar cömertçe açık tutulmamıştır. Breyl notalarla basılmış müzik eserlerinin ve metotlarının bulunmayışı, öğretmenler tarafından özel eğitim yöntem ve tekniklerinin bilinmeyişi, yanlış önyargıların henüz sona erdirilemeyişi gibi nedenlerle bilinçsiz bazı okul yöneticileri yaşanan sorunları bahane etmek suretiyle okullarına girmek isteyen görme özürlülere binbir zorluk çıkararak onların en doğal hakkı olan eğitim hakkını engellemektedirler. Bütün bu engellemelere rağmen sayıları çok sınırlı olsa da zorlukları aşarak müzik okullarına girebilen ve üstün başarı gösteren müzisyenler olmuştur. Görme özürlülerin büyük çoğunluğunun müzik yeteneği geçmiş yıllarda körler okullarındaki kaliteli müzik eğitimi sayesinde keşfedilmiş, başarılarının ilk temelleri de bu okullarda atılmıştır.

Gözden çok kulağın önem taşıması nedeniyle tarih boyunca müzik görme özürlülerin ilgi duyduğu alanlardan biri olmuştur. Adına Mozart tarafından bir piyano konçertossu yazılmış olan piyanist Maria Tereza, Aranguez adlı ünlü gitar konçertosunu besteleyen Rodrigo, günümüzün caz pianist ve şarkıcılarından Ray Charles ve Stevie Wonder, gitarist ve şarkıcı Jose Feliciano ayrıca ülkemizin büyük halk ozanlarından Aşık Veysel, konservatuarda eğitim vermiş olan Profesör Önder Kütahyalı, Ankara Körlerokulunda Öğretmenlik yapmış olan Şahin İşiner gibi daha bir çok görme özürlü ünlü müzisyen üstün yetenekleri ve başarılarıyla toplumun takdirini toplamışlardır. İstihdam olanaklarının çok sınırlı olduğu her dönemde müzik görme özürlüler için adeta kurtarıcı bir rol oynamış, gerek müzisyenlik, gerekse müzik öğretmenliği gibi alanlarda toplumla daha kolay kaynaşabilen kendine yeterli, başarılı ve üretken bireyler olmuşlardır.

Türkiye’de görme özürlülere yönelik müzik eğitimine ağırlık veren ilkokul 1924 yılında İzmir’de açılmış olan Sağır, Dilsiz Ve Körler Müessesesi adlı okuldur. Bu okulda Yurt dışından getirtilmiş yabancı müzik öğretmenleri eğitim vermekteydi. Bunlar arasında Madam Amati ve Stavridis en tanınmış öğretmenlerdi. Körler okulu müdürlerinden Mithat Enç ve Emin Sağlamer’in çabalarıyla Devlet Konservatuarına ilk defa 1952 yılında aynı anda üç görme özürlü öğrenci girebilmiştir. Ancak; daha sonraki yıllarda konservatuarların kapıları görme özürlülere bu kadar cömertçe açık tutulmamıştır. Breyl notalarla basılmış eserlerin bulunmayışı, özel eğitim metotlarının bilinmeyişi, önyargıların henüz sona erdirilemeyişi gibi nedenlerle bilinçsiz bazı okul yöneticileri yaşanan sorunları bahane ederek görme özürlü öğrencileri okullarına almamak için binbir zorluk çıkarmışlardır ve halen de çıkarmaktadırlar. Bütün bu engellemelere rağmen sayıları çok fazla olmasa da zorlukları aşarak okullara girebilen ve üstün başarı gösteren görme özürlü öğrenciler bulunmaktadır.

Ülkemizdeki en büyük eksikliklerden biri öğrencilerin ihtiyaçlarına ve taleplerine cevap vermek üzere mevcut breyl matbaalarda Breyl notalarla yazılmış eserlerin üretilmemesidir. Oysa bazı yabancı ülkelerde bu iş yüz yıldan beri yapılmakta olup kendi ülkeleri dışındaki insanlara bile hizmet verilmektedir. Örneğin,   ABD Kongre kütüphanesinin (National Library For The Blind And Physically Handicapped) adlı bölümünde görme özürlüler için klasik müzikten caz müziğine kadar her alanda onbinlerce çeşit müzik eserlerine ait notalar ve eğitim materyalleri bulunmaktadır. Ülkemizde Türk Halk Müziği veya Türk Sanat Müziği alanında eğitim almak isteyen öğrenciler buna benzer olanakları hayal bile edememektedirler. Ülkemizde bulunan breyl matbaalarda Türk Müziği alanında breyl notalardan oluşan eserlerin yazılması bugüne kadar düşünülmemiştir.

Geçmiş yıllarda Körler okullarında müzik eğitimi oldukça iyi düzeydeydi. O dönemde bütün zorluklara rağmen müzik öğretmenleri ihtiyaç duyulan eserlerin breyl notalarını kendi elleriyle breyl daktilolarda yazarak öğrencilere verirlerdi. Sanat dersi adı altında haftada 6 ders saati olarak yapılan müzik derslerinde çeşitli müzik aletleri öğretiliyordu. Körler okulları küçük bir konservatuar gibiydi. Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, hafif Batı müziği, Klasik Batı Müziği dallarında her türlü müzik aleti öğretilir, yetenekli müzisyenler, şarkıcılar yetiştirilir, çok sesli korolar oluşturulur, orkestralar kurulur, konserler düzenlenir, öğrenciler konserlere götürülür, okula ünlü sanatçılar getirilirdi. Bu koşullar altında yetişen öğrenciler okuldan mezun olduktan sonra kolayca iş bulur, başkalarına muhtaç olmaktan kurtulurlardı. Maalesef şimdi Körler Okullarında bunların hiçbiri kalmamıştır. Neden bu duruma gelindiği de, nasıl bir çözüm bulunacağı da kimsenin umurunda değildir.

GÖRME ÖZÜRLÜ ÖĞRENCİLER İÇİN MÜZİK EĞİTİMİ NASIL OLMALIDIR?

Görme özürlü öğrencilere yönelik müzik eğitimi diğer öğrencilerle aynı konuları, aynı bilgi ve becerileri kapsar. Kulak eğitimi, ses eğitimi, solfej eğitimi, ritim duygusu, parmak tekniği, nota okuma-yazma gibi konular görme özürlü öğrenciler için de gerekli konulardır. Farklı olan sadece uygulanan özel öğretim metotları ve özel eğitim materyalleridir. Gören öğrencinin gözünü kullanarak yaptığı şeyleri görme özürlü öğrenci diğer duyularını kullanarak yapar. Bir müzik aletinin tutuş şekli, ellerini, parmaklarını kullanış şekli, nefesli enstürmanlarda dudak pozisyonu gibi hususlar görme özürlü öğrenciye uygulamalı biçimde gösterilerek öğretilir. Örneğin, piyano tuşları üzerinde ellerin hangi pozisyonda olması gerektiğini anlatmak için önce öğretmen ellerini tuşlar üzerine yerleştirir ve öğrencinin dokunarak ellerin pozisyonunu görmesini sağlar. Daha sonra bunun aynısını kendisinin yapmasını ister.  Öğretmenin dikkati sürekli öğrencinin hareketleri üzerinde olmalıdır. Onun yaptığı her türlü yanlışı derhal düzeltmelidir. Zamanında düzeltilmeyen yanlışlar bir süre sonra kalıcıhale gelir. Müzik aletlerinin korunması, bakımı ve onarımı da büyük önem taşır. Bu nedenle görme özürlü öğrencilere kendi müzik aletinin özellikleri, kutusuna nasıl konulacağı, kutusundan nasıl çıkarılacağı, tozdan, rutubetten nasıl korunacağı, temizliğinin nasıl yapılacağı aşama, aşama anlatılmalı ve gösterilmelidir. Örneğin, gitarın tellerinin nasıl takılacağını, nefesli aletlerin bakımının nasıl yapılacağını uygulamalı olarak öğretmek gerekir.

Görme özürlü çocuklar, müzik aletlerini televizyonda veya canlı konserler sırasında uzaktan görerek tanıma olanağına sahip değildirler. Bu nedenle orkestrada kullanılan bütün müzik aletlerini elleriyle dokunarak tanımaları için aileler veya öğretmenler tarafından çok sayıda enstürmanın kullanıldığı bir orkestranın çalışma yaptığı merkeze götürülerek müzik aletlerinin şekilleri tek tek gösterilip sesleri dinletilmelidir. 

Müzik alanında bireysel eğitimin rolü büyüktür. Bu nedenle sınıftaki her öğrenciyle tek tek ilgilenmek, düzeylerine uygun egzersizler vermek, verilen ödevlerin yapılıp yapılmadığını tek tek izlemek başarıyı artıran en önemli hususlardır.

MÜZİK EĞİTİMİNDE BRAILLE NOTALARIN ÖNEMİ

Breyl nota sistemiyle genel nota sistemi arasında hiçbir benzerlik yoktur. Breyl notalar bir cümle yazar gibi hepsi bir satır halinde yan yana yazılır ve notalar breyl harflerle meydana getirilir. Örneğin, y harfi dört dörtlük do, n harfi iki dörtlük do, anlamına gelir. Görme özürlülerin parmak uçlarıyla okudukları yazı Louis Braille adlı bir Fransız tarafından 1830 yılında icat edilmiştir. Aynı zamanda piyano ve org çalan Louis Braille müzikte kullanılan breyl notaları da geliştirerek önemli bir hizmette bulunmuştur. Breyl yazı görme özürlülerin eğitiminde fırsat eşitliğinin sembolüdür. Breyl notalar saysinde görme özürlüler eserlerin veya egzersizlerin notalarını parmaklarıyla okuyup çalarak öğrenebilmektedirler. Breyl yazıyla nota okuma-yazma becerisi kazanmak için sabırlı ve kararlı bir çalışma yürütmek gerekir. Breyl notalar ve müzik işaretleri ancak bu konuda bilgili ve deneyimli kişiler tarafından öğretilebilir. Nota bilgisi sadece notaların isimlerini ve değerlerini bilmek değildir. Onların meydana getirdiği melodiyi deşifre etme becerisine sahip olmak demektir. Bu da uzun süreli pratik yapmakla gerçekleşebilir..

Piyano, akordiyon, org gibi enstürmanlarda sağ ve sol elin notalarını bölümler halinde aynı anda ezberleyip iki eli birlikte çalarak ilerlemek gerekir. Bu gibi enstürmanların Breyl notalarını yazarken bir ölçü sağ el, onun tam altına gelecek şekilde bir ölçü sol el yazmak ve iki satır halinde bu şekilde devam etmek çalışmayı kolaylaştıran bir yöntemdir. Trompet gibi tek elle çalınan enstürmanlarda aynı anda hem notayı okuyup hem de enstürmanı çalmak mümkün olabilir. Ancak, bu sadece eseri veya ekzersizi çalışırken uygulanabilir. Sahnede çalarken uygulanamaz. Çünkü, Breyl notalar çalma hızına yetişecek hızda elle okunamaz. Vokal müzikte, sözlü bir parçayı çalışırken okunan solfejin notaları parmaklarla takip edilebilir.

Breyl notalar ve müzik işaretleri bütün dünyada ortaktır. Bu durum görme özürlülere büyük bir avantaj sağlar. Yabancı müzik alanında bir kişi mevcut olan istediği eseri istediği ülkedeki kütüphanelerden edinerek çalabilir.

Geçmiş yıllarda benim de içinde bulunduğum özel bir komisyon tarafından dünyada kullanılan breyl notaları ve müzik işaretlerini kapsayan oldukça ayrıntılı bir Türkçe açıklamalı klavuz hazırlanmıştır. Bu klavuz eğer baskıları bitmemişse Ankara’da bulunan Görme engelliler basımevinden temin edilebilir. Müzik işaretleri klavuzu görme özürlülerin okuyabileceği şekilde Breyl olarak da basılmıştır. Ancak mürekkep baskısı özellikle körlere müzik eğitimi veren gören öğretmenler için yararlı bir rehberdir.

2000’li yıllarda Bilgisayar yazılımlarındaki gelişmeler Breyl nota yazımında da bazı avantajlar sağlamıştır. Midi tarayıcısı adlı bir program yoluyla bir kitabın sayfasındaki genel notaların kopyesi çıkarılabilmekte ve daha sonra bunlar Gudfiyl adlı programla bilgisayara bağlı Breyl Printırda breyl yazıya dönüştürülebilmektedir. Bu yazılım programları ABD’de bulunan Gudfiyl firması tarafından satılmaktadır. Ayrıca Almanya yapımı olan Puma 6 model breyl matbaa makinasında breyl notalar çinko kalıplar üzerine elle yazılabilmekte ve daha sonra Rotabreyl adlı bir baskı makinasında bir saat içinde kâğıt üzerine onbinlerce sayfa kopyesi çıkarılabilmektedir. Bu cihazlar ülke çapında kitap basan breyl matbaalar tarafından kullanılmak için yapılmıştır.

Görme özürlü bir öğrencinin çalacağı eserin notalarını önceden ezberlemesi gerekir. Bu nedenle, ezberleme becerisini geliştirmek için öğretmen tarafından sık sık nota okuma-yazma ve ezberleme egzersizleri yaptırılmalıdır. Notalar ölçü ölçü, bölüm bölüm ezberlenip çalındığında parçanın bütününü ezberlemek daha kolaydır. Eserin tamamını bir anda ezberlemek zordur.

Nota bilmeyen bazı kişiler bir müzik aletini çalmayı kulak yoluyla da öğrenebilirler. Fakat bu durumda öğrenilen eser sayısı sınırlı bir düzeyde kalır. Ancak nota bilmediği halde ezber yeteneği ve müzik kulağı çok üstün olan kendini yetiştirebilmiş çok yetenekli ve başarılı müzisyenler bulunduğunu da unutmamak gerekir. Özellikle klasik batı müziğinde çok uzun olan eserleri kulak yoluyla öğrenmek zordur. Çok sesli ve çok enstürmanlı orkestra melodilerinin bütün partilerine ait notaların kulak yoluyla akılda tutulması çok zordur. Breyl nota okumayı bilmeyen bir görme özürlünün müzikte başarısı ve ilerlemesi daha yavaş ve daha geç gerçekleşir. Nota bilinmediği takdirde verilen ödevlerin evde çalışılması, unutulan bölümlerin hatırlanması gibi zorluklar yaşanır. Notaların önemi çok büyüktür. Yazılı notalar olmasaydı besteciler tarafından bestelenen müzik eserleri kalıcı olamaz ve nesilden nesile aktarılamazdı.

Görme özürlülerin büyük çoğunluğu görenlerin kullandığı nota şekillerinin nasıl olduğunu bilmezler. Oysa, körler okullarında olsun genel okullarda olsun, öğrencilere bu notaların şekilleri ve okuma sistemi de öğretilmelidir. Notalar karton üzerine porte sistemine göre kabartma olarak çizilmeli ve nasıl okundukları basit melodilerle anlatılmalıdır. Görme özürlü bir öğretmen gören bir öğrenciye müzik eğitimi vermek istediğinde genel nota sistemini bilmesi çok yararlı olacaktır.

Yabancı ülkelerde görme özürlüler genel notaları Optakon adı verilen bir özel okuma cihazıyla sınırlı ve yavaş da olsa kendi kendilerine okuyabilmektedirler. Bu cihazın okuyucu kısmı notalar üzerine getirildiğinde optik okuma sistemiyle nota şekilleri kabartma olarak görme özürlünün parmaklarıyla hissedeceği hale gelir.

AZ GÖREN ÖĞRENCİLER İÇİN MÜZİK EĞİTİMİ NASIL OLMALIDIR

 Az gören öğrenciler gözlük veya büyüteçler kullanarak genel notaları okuyabilirler. Ancak görenler kadar hızlı okuyamazlar. Bu gibi öğrenciler için iri puntolu şekillerle yazılmış notaların basılması gerekir.

GÖRME ÖZÜRLÜLER İÇİN SAHNE ÇALIŞMALARININ ÖNEMİ

Görme özürlü öğrenci için sahne tecrübesi çok önemlidir. Kalabalık bir dinleyici karşısında heyecanlanmadan şarkı söylemek veya bir enstürman çalmak uygulamalı egzersizleri gerektirir. Bunun için öğrencinin sahneye çıkmadan önce sık sık kendi sınıf arkadaşları karşısında konser vermek şekilde uygulamalar yaparak deneyim kazanması sağlanmalıdır. Sahnede nasıl duracağı, yüzünü hangi yöne döneceği, şarkı söylerken mikrofonu nasıl tutacağı, müzik aleti çalarken nelere dikkat edeceği gibi hususlar bütün ayrıntısıyla öğretilmelidir. Görme özürlü bir kişi sahnedeki görüntüsüne, yani saçına, elbisesine, temizliğine, bakımına çok dikkat etmelidir. Çünkü, dinleyenler, seyredenler sahnedeki insanları dikkatle incelerler. Toplumda gören bir kişinin eksikliği ihmalden kaynaklanan bir kusur, görme özürlü kişinin eksikliği ise özürlülükten kaynaklanan bir acizlik olarak değerlendirilir. Bu yüzden müzik derslerinde öğrencilerin sahne kuralları ve sahne âdabı konusunda eğitimine mutlaka önem verilmelidir. Bazı görme özürlülerde sallanma, kafasını öne eğme, sağa, sola döndürme gibi toplumca yadırganan tikler oluşmuş olabilir. Öğretmen bu gibi yanlış davranışların düzeltilmesine de önem vermelidir.

Görme özürlüler müzik eşliğindeki oyun ve danslarda yapılan hareketleri göremezler ve bu hareketlerin nasıl yapıldığını bilemezler. Bu nedenle uygulamalı eğitim ve kurslar düzenlenerek dans etme, oyun oynama becerileri kazandırılmalıdır.

 Müzik eğitiminin görme özürlüler için sağladığı önemli avantajlar vardır. Sosyal ilişkileri güçlenir. Grup içinde paylaşma, sırasını bekleme, sessiz dinleme, ortak hareket etme, kendine güven duygusuna sahip olma, anormal davranışlardan uzaklaşma, psikolojik olarak rahatlama gibi nitelikler kazanır. Koro ve orkestra faaliyetleri öğrencilerin ortak çalışma ruhu kazanmalarında ve bu çalışmalar sırasında uyulması gereken kuralları öğrenmelerinde büyük rol oynar. 

Müzik eğitiminin görme özürlülerin istihdamında, toplumla kaynaşmasında büyük bir rolü vardır. Bu gerçek ortadayken bunun gerektirdiği yasal, eğitsel ve fiziksel altyapının günümüzün ihtiyaçlarına uygun biçimde bir an önce oluşturulması acil bir zorunluluktur..