Sakatlar Haftasına Doğru - Av. Turhan İÇLİ

SAKATLAR HAFTASINA DOĞRU

Birleşmiş Milletler Genel kurulu tarafından 10 yıllık bir süre için 1981’de ilan edilen Sakatlar Yılı, 1981’den sonra her yıl 10-16 Mayıs tarihleri arasında Sakatlar Haftası olarak kutlana gelmiştir.

İlk yıllarda, resmi devlet törenleriyle geçiştirilen Sakatlar Haftası, Altı Nokta Körler Derneği’nin demokratik ve kitlesel bir niteliğe bürünmesinden sonra, adım adım sakatların ve özellikle de görmeyenlerin hak arama etkinliklerini yükselttiği haftalar durumuna dönüşmüştür.

1991 yılının 9 Mayısında kapsamlı, bütünlüklü ve demokratik bir özürlüler yasası istemiyle gerçekleştirilen büyük meclis çıkarmasının ardından, hemen her yıl çoğunlukla Başbakanlık önünde protesto eylemlerine kadar varan, bir dizi etkinlik gündeme getirilmiştir. İmza kampanyalarından açlık grevlerine, toplu dava açmaktan kitlesel gösterilere dek, pek çok çeşitli eylem, Sakatlar Haftalarında gündeme gelmiştir. Bu eylemlere ağırlıkla Altı Nokta Körler Derneği üyeleri ve diğer derneklerin üyesi görme özürlüler katılmışlardır. Ancak zaman zaman ve yer yer diğer özür gruplarından örneğin, ortopedik özürlülerden ve sağır dilsizlerden katılanlar da olmuştur.  Sakatlar Haftası etkinlikleri, dergimizin sayfalarında her yıl genişçe yer almıştır. Altı Noktanın Sesi dinleyicilerinin yakından izlediği ve pek çoğunun da katıldığı bu etkinlikleri, yeniden ve uzun uzun anlatmayı gerekli görmüyoruz.

Bu yıl Sakatlar Haftası yaklaşırken biz sakatların önündeki temel görevleri belirlemek ve bu görevleri yerine getirebilmemiz için, sakatlar haftasını daha iyi nasıl değerlendirebileceğimizi tartışmak istiyoruz.

Türkiye gibi ekonomik, toplumsal, kültürel, siyasal her alanda geri bırakılmış ülkelerde, geniş toplum kesimlerinin yaşadığı sıkıntı ve sorunların, sakatlar alanına on kez daha katlanarak yansıdığı bir gerçektir. Sakatların eğitimden istihdama, sosyal güvenlikten ulaşıma değin pek çok alanda sorunlarının dağ gibi büyük olduğu ortadadır. Bu sorunların kısa bir sürede ortadan kalkmasının ya da kaldırılmasının olanaksızlığı da açıktır. Bizler bir yandan sakatlığın önlenmesi ya da en aza indirilmesi için çaba gösterirken, diğer yandan sakatlıktan doğan sorunlarımızın çözümü için uzun erimli, planlı, programlı bir mücadele yürütmek zorundayız. Bu mücadeleyi yürütürken kimi arkadaşlarımızın, çabaların büyüklüğüne karşın kazanımların küçüklüğüne bakarak, yılgınlığa ve umutsuzluğa kapılmaları mümkündür. Ancak işimizin zorluğu ve mücadelemizin büyüklüğü, baştan kavrandığı takdirde, bu tür yılgınlık eğilimlerinin önüne geçilebilir. Zira eski bir Çin atasözünde olduğu gibi; “suyun mermeri delmesindeki sır, suyun gücü ya da mermerin zayıflığı değil, damlaların sürekliliğidir.” Bizim mücadelemiz de, haklılığından aldığı güçle ve onur hattıyla, belki de çok uzun sürede, su damlacıklarının mermeri delmesi gibi aşılmaz gibi görünen bütün engelleri aşacak  ve mutlaka başarıya ulaşacaktır. Bu inanç ve kararlılıkla, bilincimizi ve yüreğimizi sağlam tutmak zorundayız.

Temel sorunlarımızı çözerken, zaman zaman önümüze çeşitli engellerin çıkması ve yolumuzu kesmesi olasıdır. İçinde yaşadığımız bu dönemde, biz sakatların hak arama mücadelesinin önündeki en önemli engel, öncelikle aşılması gereken en yakın tehlike istismardır. İstismar bugün, geçmiş dönemlere göre farklı boyutlara bürünmüştür. Önceki yıllarda makbuz dağıtmakla, okullarda konser verip modern dilencilik yöntemleriyle para toplamakla sınırlı görünen istismar, bugün bir üst boyuta sıçramıştır. Sakat örgütlerinin tepesine çöreklenen, bir kısım siyasetçilerle, mafyayla ve kaşarlanmış istismarcılarla bütünleşerek domuz topu haline gelen istismar odağı, mutlaka dağıtılmalıdır. Her türlü çirkin yöntemi kullanarak devletin en üst kademelerinden görev almayı başaran, “bir zatı muhterem” devletten aldığı güçle, örgütlenmemizin en tepesine çöreklenip oturmuştur.

 

Ancak artık maymun gözünü açtı. Sakatlar, özellikle son yıllarda yürüttükleri onurlu mücadeleyle dosta, düşmana rüştünü kanıtladı. Artık herkes sakatların bir sürü olmadığını gördü, görüyor ve görecektir.

Osmanlı Hanedanlığı’nı bile yerle bir eden, direngen bir halkın onurlu bir parçası olan biz Türkiye’li sakatlar, tepemizde hanedanların boza pişirmesine izin vermeyeceğiz. Oturdukları makam koltuğu bir iğneli fıçıdır. Özellikle 3 Aralık’tan beri rahatsızdırlar. Korkuyorlar, korktukça da saldırganlaşıyorlar. Yetkilerini kötüye kullanarak, örgütlerimiz hakkında şikayet üstüne şikayette bulunuyorlar, dava üstüne dava açıyorlar. Bu çırpınış beyhudedir. Tünelin ucu görünmüştür. Bu istismarcı hanedanın sonu çok uzak değildir.

Sakatlar Haftası, sakatların etkinliklerinin yoğunlaştığı, mücadelelerin yükseldiği, kamuoyunun dikkatinin sakatlar üzerine çevrildiği bir dönemdir. Bu Sakatlar Haftasında, en temel sorunlarımızı çözmenin önünde bir engel oluşturan istismara ve istismarcılara karşı sesimizi yükseltmeliyiz. Nitekim Altı Nokta Körler Derneği’nin diğer demokratik özürlü örgütleriyle birlikte gerçekleştirmeyi öngördüğü etkinlikler, temel olarak bu hedefe yönelmiştir.

Yurdun dört bir yanında yapılacak çok çeşitli etkinlikler 15 Mayıs Cuma günü Ankara’da gerçekleştirilecek olan “onurlu bir yaşam için özürlü ve toplum elele” yürüyüş ve mitingiyle taçlandırılacaktır.

Bu yıla dek çok çeşitli etkinlik ve eylemleri gerçekleştirdik. Ancak başvurusu yapılmış, izni alınmış, anons aracı ve ses cihazıyla geniş toplum kesimlerine duyurusu yapılan yasal bir mitingi ilk kez bu yılki Sakatlar Haftasında gerçekleştireceğiz. Temelini, istismarın teşhirinin oluşturacağı yürüyüş ve mitingde, sakatların diğer temel sorunları da dile getirilecek. Bu yürüyüş ve mitinge çeşitli özür gruplarından çok sayıda sakatın yanı sıra toplumun çeşitli kesimlerinden önemli miktarda bir halk katılımının da gerçekleşeceğini umuyoruz.

Kermesden imza kampanyasına, panelden şenliğe, Milli Eğitim Bakanlığı’na toplu dilekçe vermekten istismarcılara yönelik çeşitli protesto eylemlerine dek, bir dizi etkinliğin yaygın biçimde gerçekleştirileceği bu yılki Sakatlar Haftası, 15 Mayıs’da yapılacak büyük gösteri yürüyüşü ve mitingle taçlanarak biz sakatların, haklı ve onurlu mücadelemizde bir adım daha ileri gitmemizi sağlayacaktır. Ancak bunun için tüm arkadaşlarımızın daha bir duyarlılık ve kararlılıkla bu etkinlikler içerisinde yer alması ve etkinliklerimizin  yalnızca Sakatlar Haftasına sıkıştırılmaksızın önümüzdeki dönemde bütün bir yıla yayılarak adım adım yükseltilmesi gerekmektedir. Demokratik özürlü hareketi geldiği bu noktada, önündeki engelleri aşacak güce ve örgütlülüğe sahiptir. Unutulmamalıdır ki, zulmün gücü tarih boyunca hakkı ve onuru alt edememiştir. Gücünü haklılığından alan sakatlar, onurlu ve örgütlü mücadeleleriyle, önlerindeki engelleri aşa aşa ve sorunlarını birer ikişer çözerek, insanca bir yaşama mutlaka ulaşacaklardır. Güzel günler, bizim kendi eserimiz olacaktır. Bundan bizim hiç kuşkumuz yoktur, kimsenin de olmamalıdır.