Korku İmparatorluğu - Serhat KAYIN

Acaba telefonum dinleniyor mu? Acaba başka yere sürülür müyüm? Muhalefet etsem başıma bir şeyler gelir mi? İşte bunlar gibi çok sayıda soru beyinlerimizi uzun bir süredir meşgul ediyor.

Teknolojinin son hızla geliştiği yüzyılımızda bu nimetlerden devlet kurumları da çok etkili bir şekilde yararlanmaktadırlar. Suçlular daha kısa sürede teknik takipler sayesinde yakalanmakta ve delil toplama süreleri daha da kısalmaktadır. Ancak bu teknikler her zaman iyi niyetle kullanılmamakta, izinsiz ve yasa dışı dinlemelerin önüne nedense geçilememektedir. Bu sebeplerden dolayı da halk dinleniyor muyum şüphesi ile artık telefonunu daha temkinli kullanmakta, özel hayatın dokunulmazlığı resmen delinmektedir. Kişiler telefon konuşmalarına göre fişlenmekte ve terfileri bile engellenme aşamasına getirtilmektedir. Suçlu olma şüphesi ile teknik takibe alınan bir şahıs normal bir vatandaşla bile alakasız bir konuşma yapsa delil olarak tapelerde yer almaktadır. Devlet televizyonları resmen iktidar propagandası yapan kuruluşlar haline gelmiştir. Bu kuruluşlarda çalışan memurlar işinden olma korkusu ile hareket etmektedirler. Tarafsız habercilik yapmasını beklediğimiz devlet televizyonumuz iktidar partisinin reklâm aracı haline gelmiştir. Yine kamu kurumlarında çalışan memur kardeşlerimiz sürülme korkusu ile bürokratların sözlerinden çıkamaz hale gelmişlerdir. Yani hiçbir memurun muhalefet etme hakkı kalmamıştır. Sendika olayları da tümden sarpa sarmış iktidara yakın sendikanın dışına çıkan memurlar ve işçiler için sürülmeler ve görevden almalar birbirini izlemiştir. İş güç kavgasında olan bizim ezilmiş halkımız da işinden olmaması için çoğu yapılana boyun eğmek zorunda kalmıştır.

Yine birçok yazar ve gazeteci yazdıkları yüzünden ya soruşturma geçirmiş, ya da tutuklanmıştır. Daha basıma verilmemiş kitabın yazarı apar topar gözaltına alınmıştır. Basın özgürlüğünden söz eden saygıdeğer siyasetçilerimiz bu konular karşısında konu yargının işi deyip köşelerinde bıyık altından gülmüşlerdir. Şimdi tüm bunları düşünürsek insanlarımız yazmaktan ve düşünmekten korkar hale gelmiştir.

Tarafsız olması gereken mülki amirlerimiz âdete iktidar partisinin bir adamı gibi çalışmış seçim zamanında tüm devlet imkânlarını iktidar partisinin hizmetine sunmuşlardır. Ancak ben bu konuda devletin memuru olan bu isimleri suçlamıyorum. Suçlu gücün elinde olduğunu iyi bilen ve korku imparatorluğunu yaratan siyasi iktidarındır. Çünkü o memur bilir ki seçim sonrasında aksi bir davranış gösterdiğinde Ankara’mızın doğusunda yer beğenmesi gerekecektir. Her alanda mağduru oynamayı çok güzel başaran iktidar partisi kendinden taraf olmayanları da mağdur etmeyi çok güzel başarmaktadır.

Yazımda şunu da açıklamak istiyorum ki yanlış anlaşılmasın. Ben demiyorum ki bunları sadece AKP yaptı. Belki de bundan sonra gelecek yeni iktidar bu tip hataların belki de iki katını yapacaktır. Ancak şu an günümüzde yapılanlardan bahsedebileceğimiz için durum değerlendirmesini şimdi olanlardan yola çıkarak yapıyorum.

Yargının üstünlüğü ve bağımsızlığı tabi ki tartışılmaz bir konudur. Ama siyasilerin yargının üstünde sallandırdıkları keskin kılıç bu kesimin sağlıklı yargılama yapmasına en büyük engeldir Düne kadar en çok şikayetçi oldukları yargı artık en büyük yardımcıları haline gelen iktidar partisi şimdi yargının bağımsızlığından söz eder olmuştur..

Yine iktidar partisi dışındaki partilerin kazandığı il ve ilçeler müfettişlerin akınına uğramış iktidar partisinin kazandığı Kayseri gibi illerde ortaya çıkan yolsuzluklar sümen altı edilmiştir. Yakın zamanda İzmir Büyük Şehir Belediyesi içinde yapılan baskını hatırlatmayı da kendime bir borç bilirim. Bu operasyonun da seçimden hemen önce olması da çok manidardır.

İşte oluşturulan bu korku imparatorluğu ile vatandaşlarımız büyük baskı altında kalmakta ve ileri demokrasiden söz eden iktidarın sözünden çıkamaz hale gelmektedir. Haksız uygulamalardan sıkılan halkımız artık tepkisizleşmiş ve olan bitene seyirci hale gelmiştir. Bunu şehit cenazelerinde yakinen görmekteyiz.

Umarım ülkemiz daha aydınlık günlere en kısa sürede çıkar ve biz gelecek nesillere daha güzel bir ülke armağan ederiz…

Saygılarımla.

Serhat KAYIN