Hayatım Braille - Zeynep EKİNCİ

Denizli’nin Acıpayam İlçesi Kelekçi kasabasında 10.02.1992 yılında çiftçi bir ailenin 3.çocuğu olarak dünyaya gözlerimi açtım. Ama hiçbir şey göremedim. Kısaca ben doğuştan görme engelli bir öğrenciyim. Çocukluk yıllarımda renkleri ve büyük cisimleri seçebildiğim için normal çocuklar gibi bir dönem yaşadım. Köyümüzde benden büyük bir görme engelli kişi daha vardı. O İzmir’de Aşık Veysel Görme Engelliler İlköğretim Okulunda okuyordu. O öğrencinin ailesinin tavsiyesiyle beni de ailem 6 yaşında endişe içinde bu okula yollamaya razı oldu. Braille kelimesini ilk bu okulda duydum.

İlk çalışmaya boncuklarla başladık. Kız çocuğu olmamdan dolayı boncuklarla oynamaktan çok hoşlanmıştım. Sonraları çok sevdiğim boncuklarımı elimden alıp yerine bir tablet verdiler. Tablet üzerine noktalar yapmamızı istediler. Tablet çalışmalarımız çok yavaş ilerliyor, Bu işi başaramayacağımdan korkuyor ve evime dönmek istiyordum. Öğretmenlerimizin bize göstermiş olduğu sabır sayesinde bir süre sonra ben de arkadaşlarım gibi tablet işini seri bir hale getirdim. Daha 1.sınıfın sonunda okuma yazmaya geçmiş ve sınıfın en başarılı öğrencisi olmuştum. Ailemin ve çevremin benimle gurur duymaları beni daha çok şevke getiriyordu. Tableti elimden düşürmez olmuştum. Andersen’in La Fonten’in kabartma yazıyla yazılmış masallarını elimden düşürmüyordum. Okulumuzda bize Braille Alfabesi dışında bağımsız hareket etmemizi sağlayacak yürüyüş şekilleri(duvar takibi),el becerileri çalışmaları, halk oyunları ve biz görme engellilerin oynayabileceği oyunları(satranç,golbool vb.)öğretildi. Bu çalışmaların hepsinin hayatımızda yeri büyüktür. Braille Alfabesi ise diğer öğrendiklerimizi gezegenlere benzetirsek, “Görme engellilerin güneşi.” diyebilirim.

Kabartma yazı hayatıma birçok değişiklikler ve yenilikler getirdi. Bu sayede her istediğim şeyi yazabiliyor, okuyabiliyordum. Kabartma yazıyla en zevkli yazı yazmak ise günlük tutmak. Çünkü günlüğümü okulumuzda benden başka kimse okuyamıyor.

Ben okumayı çok sevdiğim için sesli kitaplar dinlemekten çok onların kabartmasını okumayı tercih ederim. Çünkü bir kitabı okurken o kitapta anlatılanları aklımda istediğim şekilde şematize edebiliyorum. Anlamadığım yeri veya tekrar okumak istediğim yeri hemen okuyabiliyorum ama sesli kitapta bu geriye dönmek biraz zahmetli oluyor.

Braille’le sadece okuyup yazmak yeterli değil. Bunu hayatımızın farklı yerlerinde kullanabilmek önemlidir. Bunun için kabartma yazının her yerde kullanılması gerekir. Ama bu tam olarak Türkiye’de gerçekleşememiştir. Bunun için de yapılması gereken bazı şeyler vardır.

2005 yılında 300 m. koşuda Türkiye birincisi olarak Amerika Birleşik Devletlerinde yapılan Dünya Şampiyonasına katıldım. Gelişmiş ülkelerde kabartma yazının sıkça kullanıldığına bizzat tanık oldum. Bu da görme engellilerin hayatlarını kolaylaştırmaktadır. Asansör tuşlarında bulunan kabartma yazılı rakamlar görme engelli kişilerin asansörü tek başına rahatça kullanmasını sağlıyor. Otellerde veya pansiyonlarda oda numaralarının da kabartma olması ayrı bir kolaylıktı bizim için. Çünkü görme engelli kişi hiç kimsenin yardımı olmadan kendi odasını kendisi kolaylıkla bulabiliyordu.

Bir de ABD’de kampta rahatsızlandığımda verilen ilaçların üzerinde kabartma yazı vardı. Son yıllarda ülkemizde de bazı ilaçlarda bu yazıya rastlamak beni sevindirdi. Çünkü bir insan nasıl bir ilaç kullandığını bilmezse ilacın doğuracağı olumsuz etkilerini de bilmez. Bu yüzden kabartma yazının ilaç kutularında kullanılması çok önemlidir.

Bu yenilikler Türkiye gibi gelişimini tam anlamıyla tamamlayamamış ülkelerde eksik kalmaktadır. Tam anlamıyla kullanım yaygınlaşmamıştır ama bu hiçbir zaman kullanmayacağı anlamına gelmemektedir. Zamanla bu yenilikler yapıldığında, biz görme engelliler de kendi işlerimizi rahatlıkla, bağımsız bir şekilde yapabileceğiz.

Kabartma yazı olmasaydı hayatımız daha da zorlaşırdı. Çünkü sürekli sese dayalı eğitim alırdık ve kendimizi yeterince geliştiremezdik. Bu da hareket özgürlüğümüzü kısıtlardı, sosyalleşmemizi engellerdi. Kabartma yazı sayesinde bu engelleri büyük oranda ortadan kaldırabiliyoruz, çevremizi rahatlıkla tanıyabiliyoruz ve sosyal hayata atılarak topluma ayak uydurabiliyoruz.

Kabartma yazı bilmeyen görme engelliler hayatlarında birçok şeyden mahrum kalabiliyor, sosyal hayattan yoksun olabiliyorlar. Kendilerini geliştirmekte güçlüklerle karşılaşabiliyorlar. İşte bu yüzden okuma yazmak çok önemlidir. Görme engellilerde okuyup yazabilmek için, Braille Alfabesini bilmek gerekiyor.

Ben Türkler İMKB Anadolu Öğretmen Lisesinde 10.sınıfta okuyorum. Okuduğum okula ilköğretimden sonra yapılan seçme sınavı ile öğrenci alınıyor. Normal öğrencilerin bile zor kazandığı okulumuzu Türkiye’de ilk olarak ben kazandım. Ben de en az arkadaşlarım kadar başarılı olabiliyorum. Bu başarılarımı kabartma yazıya yani bu imkânı bize sağlayan Louis Braille’ye borçluyum.

Zeynep EKİNCİ