Birden Fazla Yetersizliği Olan Çocuklarda İletişim Becerileri - Gül KAHVECİ

Değerlendirme, planlama ve sağaltım

Fonksiyonel ve etkili bir iletişimi geliştirme programının uygulanmasından önce dört temel kararın verilmesi gerekmektedir.

1-Bunlardan ilki birey için en kullanışlı ve eletişimin fonksiyonelliğini arttıra yol hangisidir sorusudur.

2-İletişimde kullanılacak olan özel mesajların ya da içeriklerin belirlenmesi

3-İletişim formuna/mod/sisteme karar verilmesi

4-Belirlenen bu birimlerin nasıl öğretileceğin yolu da seçilmelidir.

İlişkili figürde karar verme sürecindeki belirli adımlar yer almaktadır. Bu süreç ekolojik değerlendirmeyle başlar. Bu değerlendirmenin amacı çocuğun içinde var olduğu ortamdaki gerekli olan davranış örüntülerinin ortaya çıkarılmasıdır. Aynı zamanda da bu ortam çocuk için en az kısıtlayıcı şekilde olmalıdır. Öğretilmek istenen becerilerin önceden belirlenen bir amaç doğrultusunda ve uygun çevre içinde gerçekleştirilmesi / desenlemesi gereklidir. İletişimin fonksiyonu ön planda alınması ve öğretilmesi gereken noktalardan biridir. Ek olarak iletişimde yer alan bireylerin, iletişimi anlamadaki gelişiminin sağlanması doğrultusunda, konuşma akıcılığı ya da iletişimin topografisinin planlanması da eğitim sürecine ikinci planda dahil edilebilir. Sosyal olarak fonksiyonun uygun olmayan formlarda ola gelmesi durumunda alternatif olarak pragmatik fonksiyonlar düşünülmelidir. Eksik olduğu fark edilen önemli fonksiyon alanları çocuk içinde belirlenmiş mod ve form içinde içerik, iletişimde yer alan bireyler, çocuğun iletişim içindeki üretkenliği göz önünde bulundurularak mod ve fonksiyon arasında bir denge sağlanmalıdır. Çocuğun dil gelişimini ilerletmesi için yeni form ve fonksiyonlar eğitim programına ilave edilmelidir. İletişim becerilerinin kazanılmasındaki erken aşamalarda akıcılık eğitimine başlanmalı bunla birlikte iletişimi başlatma zorluğu çeken çocuklarda topolojik bir inceliğin ya da kibarlığın kazanılmasının ötesinde akıcılığın zerinde durulması daha anlamlıdır.

Değerlendirme:

Geleneksel değerlendirme şeklinde iletişim öğretiminde bireylerin gönüllülüğü ön planda görülerek gerçekleştirilirdi. Fakat bu modelin özellikle birden fazla yetersizliğe sahip çocuklar için uygun olmadığı belirlenmiştir. Oysaki birden fazla yetersizliğe sahip çocuklarda, gönüllülük ilkesine sağdık kalmak mümkün olmayabilir. İletişim becerilerinin değerlendirilmesinde kullanılan standart değerlendirme açıları birden fazla yetersizliğe sahip çocuklar için uygun olmayabilir. Bu durum ortaya çıkmasında altı faktör önem taşır;

1-Standart değerlendirme araçları daha ileri seviyedeki dil gelişiminin/seviye tespitinin ortaya konmasında kullanılmaktadır.

2-Yönteme genel olarak bakıldığında çocuğu sözel ağırlıklı potansiyelinin ortaya konmasını değerlendirme özelliğine sahiptir. Çocuğun performansını göstermek için zaten motive olmuş olduğunu var sayar.

3-İletişimin en az iki kişi arasında gerçekleştiği bilgisini ikinci plana atarak sadece birey üzerine odaklanır.

4-İletişimin gerçekleştiği ve bireyin içinde bulunduğu çevreyi ikinci plana atar. Sadece belirli becerilerin ortaya konması adına bir takım eğitim yöntemleri sunar ve böylelikle çocuğun fonksiyonel kullanacağı alternatif iletişim formlarından yararlanma şansını elinden alır

5-Değerlendirme sırasında hedef alınan hedef davranışlar oldukça sınırlıdır.

6-Bu testlerin pek çoğu belirli bir referans grupla çocuğu kıyaslayarak değerlendirmeyi gerçekleştirir. Bu da eğiticinin çocuk hakkında elde edebileceği değerli bilgilere sınırlılık getirir.

Çocuğun içinde bulunduğu doğal ortada ortaya çıkan iletişim davranışlarının tespiti bu tür testlerle oldukça zaman alıcı ve zordur. Bunun tersine çocuğun doğal ortamında değerlendirilmesi onun pek çok farklı davranış örüntüyle ilişkili eğitimcilere bilgi verir. Bu bireyselleştirilmiş yaklaşım aynı zamanda da çocuğun çevresiyle ilişkili gereksinimlerini ortaya koyduğundan geliştirilecek program da daha fonksiyonel olmasına yardımcı olur.

Bu tür standart değerlendirmeler birden fazla yetersizliğe sahip çocuklar için sadece çok özel programlar için karar verilmesinde yardımcı olması için sınırlı bir şekilde kullanılmalıdır. Bu çocuklarla yapılacak olan değerlendirmelerin içinde mutlaka iletişim kuracağı bireylerin ve içeriğinde düşünlere değerlendirme yapılmalıdır. Özetlersek değerlendirmenin ekolojik şekilde yapılması önemlidir. Bu noktada iletişim niyeti, modu ve çocuğun kelime hazinesi de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu amaç doğrultusunda bir takım esnek değerlendirme süreçlerinden faydalanılabilir;

1-Bilginin değerlendirilmesi.

2-Çocuğun öğrenme geçmişi ve fiziksel gelişimi

3-Çocuğun iletişim kurduğu bireylerden toplanan veriler.

4-Çocuğun içinde bulunduğu doğal ortamda alınmış iletişim örnekleri.

5-Çocuğun ortaya koyduğu iletişim örneklerinin sonuçları.

6-Çocuğun fiziksel ve sosyal çevresinin tarifi.

7-Genel özet.

8-Program önerileri.

İletişim örnekleri alınırken çocuğun hem doğal ortamda kendiliğinden gerçekleştirdiği iletişim örneklerinin değerlendirmesi hem de ona öğretilen farklı modda öğretilen iletişim formlarının değerlendirilmesi gerçekleştirilmelidir. Tüm bu değerlendirme verileri çocuğun sağaltım programı içinde dört karar verme sürecinin belirlenmesine ışık tutar:

1-Fonksiyon

2-İçerik

3-Form

4-Sağaltım

İletişim fonksiyonlarının, içeriğinin ve formunun belirlenmesi

Dikkat çekme

Tüm iletişim sürecindeki temel fonksiyonlardan ilki dikkat çekmektir. Bu beceri kazanılmadan konuşmacı pasif ve sınırlandırılmıştır. İletişim başlatamaz. Dikkat çekme temel bir fonksiyondur ve mutlaka üzerinde durulmalıdır.

İçerik
Sembolik iletişim
Sembolik iletişim daha az doğrudan olmakla birlikte daha esnek ve yetkin bir iletişim şeklidir. Semboller olmaksızın iletişim “burada” ve “şimdi” ile ilişkili kısıtlı kalır. Konuşma fiziksel olarak ortamda bulunanlardan ve konu başlığının da şu anda var olanlar arasından seçilmesi gerekmektedir. Şu anda görülen, dokunulan, tadılan, duyulan şeyler arasından iletişim kurulur. Sembollerin iletişime girmesiyle konu başlıklarının sınırı sonsuzlaşır. Ortamda var olan objelerden konuşulabileceği gibi o anda var olmayan objelerden de bahsedilebilir. Olaylar geçmişte, şimdi ya da gelecekte olabilir. Bir sembol bir başka şeyin yerine kullanılan bir göndermedir. Sembolik iletişimin en bildik farkları konuşma ve yazılı dildir ve soyut sembolleri içerir. Soyut olmasının nedeni konuşulan ya da yazılı semboller onların gönderimde bulunduğu şeyler arasında herhangi bir açık fiziksel ilişkinin bulunmayışıdır. Semboller rast gele seçilmiş ve bir toplum tarafından belirli anlamları üzerinde onay birliği sağlamış ses ve yazılı harflerdir. Braille ve işaret dili diğer soyut sembolik sistemlere örnektir. Bazı semboller katıdır bunun sebebi göndermenin yapıldığı nesne ile aralarındaki fiziksel benzerliktir. Benzer şekilde bazı sesler de katı semboller olarak yer alırlar. Ör; çocuğa öpücük sesi yapıldığında bu ona “Seni öpmek istiyorum” anlamında bir sesletimdir. Resimlerin gönderimde bulundukları şey ile görsel benzerlik içerirler. Üç boyutlu objeler katı semboller arasında gösterilirler; Ör; bardak resmi, içeceği sembolize edebilir.

Çocuklara iletişim sistemlerinin öğretilmesi söz konusu olduğunda, göz önünde bulundurulması gereken ilk nokta, çocuğun şu anda sembolik mi yoksa sembol öncesi formattan mı yararlanıyor sorusuna dikkat etmektir. Sıklıkla sembolik iletişim sisteminin kullanımı tercih edilmekle birlikte öğrencinin iyi bir sembol öncesi iletişim becerilerine sahip olmaması bu beceriler üzerinde yoğunlaşarak, gelişim sağlaması bir ön koşulu oluşturur. Bu basamak aşıldıktan sonra ikinci önemli nokta öğrenciye sunulacak olan sembollerin katı mı? (somut) yoksa soyut mu? olması gerekliliğidir. Öğrencinin sembolik iletişime hazır olup olmadığının belirlenmesinde keskin bir gözlemin önemi büyüktür. Gözlemlenen bir takım davranışlar öğrencinin sembol kullandığını ortaya koyar (somut ya da soyut)

Oyun oynarken ya da diğer durumlarda öğrenci bir başka nesneye gönderme yapmak için bir diğer nesneyi kullanır. Ör; yemek pişirmeyi anlatmak için tencere, kaşık ya da su içmek isteğini belirtmek için bardak gibi somut bir sembol kullanabilir.

Hareketleri kısıtlı olan öğrenciler yetişkinleri istedikleri objeyi almaya ya da aktiviteyi yapmaya yönlendiremeyebilirler. Ayrıca beklenildiği gibi zihinsel bir mimik kullanımını sergileyemeyebilirler. Bu nedenden dolayı eğitimci yaratıcı gözlem tekniklerinden yararlanmalıdır. Gözlem çok daha dikkatli yapılmalı ya da öğrencinin sembol kullanımına yol açabilecek ortamlar yaratılmalıdır. Örneğin; öğrenci yemek zamanı aynı sesletimde bulunuyorsa ona önerilerde bulunmak üzere kek mi yoksa kraker mi ? istediği sorularak, en fazla ses çıkartarak yanıt verdiği durumlardan yararlanılabilir. Daha sonra bir iletişim aracı yapılabilir. İletişim aracına öğrencinin en sevdiği yiyecekler yapıştırılır ve altlarına isim kartları yerleştirilir. Bu somut semboller, öğrencinin sevdiği yiyecekleri temsil ederler. Öğrenciyle daha sonra hangi yiyeceği seçeceği konusuna bir öğretim planına yer verilerek her defasında tutarlı bir yanıt alınmaya çalışılır Ör; parmakla gösterme gibi. Görme yetersizliğinden etkilenmiş bir öğrencinin elleri seçeneklerin üzerinde dolaştırılırken yüz ifadesine ya da vücut diline dikkat etmek gereklidir. Bu yolla öğrenci kendiliğinden sembolü seçtiğine dair bir davranış şekli geliştirecektir. Bu aşamada eğitimci öğrencinin her yüz hareketini, vücut dilini ya da diğer yanıtlarını doğru değerlendirme durumunda değildir. Daha sonraki davranışlara bakılarak öğretmen değerlendirmesini manipüle edebilir.

Alıcı ve ifade edici dil:

İletişimin pek çok çeşidi hem alıcı hem de ifade edici dilde kullanılabilir. Bu durum oldukça şaşırtıcıdır, çünkü bir ilişkide hem alıcı hem de ifade edici dile yer verilmektedir. İfade edici dil öğrencinin diğer bireylere bir bilgiyi iletme yoludur. Alıcı dil ise öğrencinin bir bilgiyi diğer bireylerden alma yoludur. İnsanlar genellikle bilgiyi aynı yolla alır ve iletirler. Bu durumda sözel ve yazılı dilin birlikte kullanımıyla ortaya çıkar.

Kör ve sağır öğrenciler ise bunun aksine bilgiyi iletmeden farklı bir şekilde bilgiyi alırlar. Ör; bir işitme cihazı ile sesleri duyabilen öğrenci, konuşamayabilir. Bu öğrenciler iletişim için işaret dilinden, resim ya da mimiklerden faydalanabilirler. Fiziksel bir bozukluğun olma durumunda öğrenci işaret dilini kullanmada zorluklar yaşayabilir. Böylelikle resimleri göstermeyi kelime kartlarından yararlanmayı tercih edebilir. Kör ve sağır öğrencilerle çalışırken büyük bir olasılıkla birden fazla iletişim sisteminden/modundan yararlanılacaktır. Bu alıcı ve ifade edici dil yolu aynı olmak zorunda değildir.

Eğitim programlarının hazırlanışında:

1-Çocuğun gelişim düzeyini tanımak ve uygun eğitim yaşantıları düzenlemek.

2-Verilecek olan bir eğitim programını diğer gelişim (özellikle bilişsel gelişim) alanları ile bağdaştırmak.

3-Eğitim yaşantılarının çocuğun yakın çevresi ile ilişkili olmasına dikkat etmek.

4-Eğitimde çocuğun günlük yaşantısında kullanabileceği bilgi ve kavramlara yer vermek.

5-Eğitim yaşantılarını çocuğun aktif olabileceği ve kendisini ifade edebileceği nitelikte hazırlamak önem taşır.

Eğitim programlarının uygulanmasında:

1-Çocuğun ilgisini çekmek.

2-Sabırlı ve toleranslı olmak.

3-Model olmak.

4-Uygun ödüller kullanmak.

5-Tekrara yer vermek.

6-Çevresel uyarıcıları kontrol etmek.

7-Dikkat kontrolünü sağlamak.

8-Uygulamada çocuğun aktif katılımını sağlamak.

9-Eğitimci ve çocuk arasında iyi bir diyaloğun kurulmasını sağlamak.

Kullanılan materyallerin özellikleri:

Yetersizlikten etkilenmiş çocukların dil eğitimlerinde, normal çocukların eğitimlerinde kullanılan materyaller kullanılabilir, ancak görsel ve işitsel uyarıcılara daha fazla yer vermek uygun olur. Eğitim yaşantılarının dramatizasyon içinde verilmesi çocuğun daha çok ilgisini çekebilir. Dramatizasyon için kuklalar, minyatür ev, eşyalar, giysiler, minyatür hayvan modelleri kullanılır. Her bir yüzüne resim yapıştırılmış küpler, ses çıkaran oyuncaklar, oyuncak müzik aletleri, sopaya dizilebilen renkli halkalar, renkli bloklar gibi materyaller çocukların ilgisini çeker.

Sonuç olarak görme yetersizliğine ya da ek yetersizliğe sahip olan çocukların iletişim becerilerini öğrenme ve geliştirmede özel destek ve çeşitli uyarlamalar gerçekleştirilmeden bulundukları ortam içinde kendiliğinden kazanmaları mümkün gözükmemektedir. Bu nedenle çocukların erken yaşlarından itibaren özel bir eğitime tabi tutularak çeşitli adaptasyon ve uyarlamalardan yararlanması ve cesaretlendirilerek kendilerini ifade etme şansı verilmesi büyük önem taşır.

Gül KAHVECİ: Gazi Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü Uzmanı.