Özürlülerin Özgürce Oy Kullanabilmesi - İsmail ÇAKICI

Seçimlere katılmak her vatandaşın olduğu gibi özürlülerin de en tabii hakkı ve vatandaşlık görevidir. Gerçekten de özürlüler oy kullanırken bazı sıkıntılar yaşamaktadır ve bunların olabildiğince asgariye indirilmesi hepimizin arzusudur. Son yıllarda bu konuyla ilgili çok beyan ve talep okuduk. Onları yan yana koyduğumuzda orta bir yol bulmak çok zor.

Özellikle bedensel rahatsızlığı olduğu için merdiven çıkma güçlüğü çeken özürlülerin önceden tespit edilerek zemin katlardaki sandıklarda oy kullanmalarının sağlanması en zaruri ve kolay olan düzenlemedir. Bunun için seçmen kartları muhtarlıklarda askıya çıkarıldığı zaman engellilik veya yaşlılık sebebiyle merdiven kullanamayacak seçmenlerin durumlarını bildiren belgelerle müracaat etmeleri halinde zemin katlardaki sandıklarda listeye alınacakları tarzında bir karar alınabilir ve bu yollu bir talebi yüksek seçim kurulunun reddeceğini düşünemiyorum. Yeter ki durum kendilerine doyurucu bir şekilde izah edilsin.

Görmeyenlerin tek başına oy kullanmaları talebine gelince bu mesele çok karışıktır ve iddia edildiği gibi bize bir kolaylık sağlamayacaktır. Şöyle ki ülkemizde söylendiği gibi 200 bin civarında görme özürlü seçmen olduğunu var sayarsak öncelikle bunların kaçının kabartma yazıyı iyi düzeyde bildiğini araştırmamız gerekir. Körler okullarında ve özel kurslarda kabartma yazı öğrenenleri hesaplarsak sayının en fazla ON – ONBEŞ bin olacağı aşikârdır. o zaman biz 200 bin görmeyenden sadece birkaç bininin oy kullanması uğruna binlercesini bir meçhule itmiş oluruz. Kaldı ki körler okulu mezunlarının da yıllar sonra kabartma yazıyı ne düzeyde kullanabildiklerini bilmemiz kolay değildir. Ben şunu biliyorum. Körler okulunda okuyan öğrencilere test sorularını kabartma yazı ile verdiğimizde sadece üçte biri baştan sona okuyup değerlendirebiliyor. Bunların yıllar sonraki halini tasavvur etmek istemiyorum. Görme özürlü birçok arkadaş okuyucuların hatalı okudukları, kendileri okursa daha iyi cevap verebilecekleri gibi gerekçelerle ÖSS ve LGS KPSS gibi genel sınavlara kabartma yazıyla katılmak istediklerini ve kendilerine ek süre verilmesi gerektiğini savunmuşlardı. Bu defa sorular kabartma hazırlanıp kendilerine tek başına sınava katılma imkânı sunulunca vaz geçip tekrar okuyuculu sistemi tercih ettiler. Şu anda bazı okullarda az gören sınıfları olduğunu buradaki birçok öğrencinin küçük puntolu yazıları okuyamadığını, kabartma yazıyı da öğrenmediğini unutmayalım.

Biliyorsunuz geçen genel seçimlere 20 civarında parti katıldı. Normal oy pusulası çarşaf gibiydi bunun kabartma halini bir göz önüne getirin. Orada partilerin adı karşısında kutucukların yerleştirilmesi ve bizim görmeyenlerin şaşırmadan istediği kutucuğu bulup mührü onun içine vurabilmesi bayağı bir maharet ister. İyi düzeyde kabartma yazıyı kullanan bir görmeyenin eline kocaman listeyi verdiniz, diyelim ki seçmen bir partiye oy verecek. Ama noktanın biri silik çıkmış okunamıyor. Bunca taşıma esnasında silinme ihtimali çok yüksek. O seçmen kendi partisini nasıl bulacak? Yanlışlıkla başka bir partiye oy atarsa onun özgürlüğü nerde kalacak?

Gelelim meselenin başka bir yönüne görmeyen yardım almadan oy kullanacağı sandığı bulamaz, listede ismini bulup imzalayamaz, oy kullanacağı kabini bulamaz kabine girse ıstampayı ve mührü bulamaz. Bütün bunlarda birinden yardım isteyeceksiniz özgürlüğünüze ve onurunuza bir halel gelmeyecek, eline aldığı mührü sizin istediğiniz partiye vurmasını isteyince kendinizi ikinci sınıf vatandaş hissedeceksiniz. Ne kadar inandırıcı?

Türkiye’de seçimler esnasında yüz binlerce sandık kullanılıyor. Hangi sandıkta kaç görmeyenin oy kullanacağını tespit etmek, oraya istendiği kadar ve hasara uğratmadan pusula göndermek, bütün bunları temin için yazışmaları eksiksiz yapabilmek ciddi bir kırtasiye ve külfet demektir. Ben 25 yıldır birinin yardımıyla oy kullanıyorum. Ciddi bir sorunla karşılaşmadığım gibi irademi de her zaman doğru olarak yansıttığımı düşünüyorum. Hâlbuki kabartma yazıyla oy kullanmaya kalksam daha fazla sıkıntı çekeceğimi biliyor ve irademi sağlıklı bir şekilde yansıtamayacağımdan korkuyorum. Bu nedenle güvendiğim biriyle oy kullanmayı tercih ederim. Şunu da anlayamıyorum. Hem bizler sosyal bir varlık olduğumuzu, topluma katılmamızı savunuruz hem de kendimizi kandırmayacak bir insan bulamayacağımız iddiasıyla bunca meşakkatli öneriler getiririz. Eğer biz eşimizden, dostumuzdan bizi satmayacak bir yakın edinememişsek öncelikle kendi konumumuzu bir tartmamız lazım. Onlara şunu öneririm. Sandığa varınca kabine girmeden herkesin huzurunda oy kullansınlar ve ben oyumu falan partiye vereceğim, komisyon huzurunda mühürlenmesini arzu ediyorum desinler. Nasıl olsa orada birçok partiden temsilci olacağı için yine de iradesi sandığa doğru yansır.

Sonuç olarak bu meseleyi sık sık gündeme getirenleri anlayamıyorum. Sanki özürlülerin tüm sorunları halledilmiş ve sıra onların 4–5 yılda bir özgürce oy kullanabilmesine gelmiş. Ben bu konuyu ısrarla gündeme getirip duranların bile doğru dürüst tek başına oy kullanamayacaklarını kuvvetle tahmin ediyorum. Öyle ise neden? Sanırım kimisi durumun bu kadar karışık olabileceğini hiç düşünmeden özürlüler adına bir şeyler yapılması saikiyle konuşuyor. kimisi de özürlü hakları havarisi görünerek örgütsel veya siyasal anlamda rant elde etmeyi hayalliyor. Gerçekçi olalım ve pratikte uygulanabilirliğini dikkate alarak öneriler getirelim. Aslında o kadar can alıcı sıkıntılarımız var iken bununla enerjimizi tüketmemiz bilinçli bir hedef saptırması değilse dostlar alışverişte görsünler gayretidir.